29 Yaşında Kalp Kapakçığı Değişim Ameliyatı Olmak

Hümeyra Büşra
9 min readNov 13, 2023

--

09/10/2023 tarihinde kalp kapakçığı değişimi ameliyatı oldum ama en uygun tedaviyi-doktoru bulmam, ameliyata karar vermem uzun zamanımı aldı. Bu süreçte benimle aynı durumu yaşamış, deneyimini aktaracak kimseyi bulamadığım için şimdi ben, birilerine faydalı olur ümidiyle bu yazıyı yazıyorum.

Yazı tamamen kendi deneyimimi aktarmak üzerine olduğu için tüm açıklığı ile duygusal iniş çıkışlarımı, yaşadığım korku ve endişeleri de yazdım. Ancak bunun sizi yani ameliyat olacakları korkutmasını istemem. Samimiyetle söyleyebilirim ki en zoru ameliyat olana kadar yaşadığım belirsizlik, araştırma ve karar verme kısımlarıydı. Ameliyat olalı tam bir ay oldu ve şimdi her şey çok daha güzel.

TANI KONULMASI

Çocukken asla yerinde duramayan, koşmayı, dans etmeyi, spor yapmayı çok seven hareketli bir çocuktum. 12 yaşımdayken beden eğitimi öğretmenimin teşviki ile atletizme seçilmiştim. Sınıfımın en hızlı koşanlarındandım ama antremanlarda yoruldukça kalbime bıçak saplanırcasına ağrılar girdiğini fark ettim. Ailem hemen kardiyoloji bölümüne randevu aldı. Eko, Ekg, Efor testleri yapıldı ve “üfürüm” teşhisi konuldu. Bu, o zamanlar bizi temkinli davranmaya itse de her çocukta olabilecek masum bir rahatsızlık olarak anlatılmıştı. Kendimi çok yormamam, atletizmi bırakmam, senede bir kontrole gitmem gerektiği söylendi ve ben de öyle yaptım.

YILLAR SÜREN KONTROLLER

12 yaşımdam 24 yaşıma kadar aynı kardiyoloğa, her sene kontrole gitmeye çalıştım. En son gittiğim kontrolde (2018 Aralık) artık evlenmiştim ve yurt dışına taşınacaktım. Doktor, yaptığı eko sonucunda bir ilerleme gördüğünü, artık daha fazla dikkat etmem gerektiğini söyledi. Benim tam olarak neyim var? diye sordum. Aldığım cevap çocukken masum bir üfürüm denilip geçilen türden değildi artık. Kalp kapakçığım normal insanlarda olması gerektiği gibi 3 yapraklı değil, 2 yapraklıymış. Bu da elbette birtakım problemlere yol açıyormuş. Benim hastalığımın tanısı aslında Biküspit Aorta imiş. Burada tıbbi detaylar vermek istemiyorum, dileyenler eklediğim linkten hastalığın detaylarını öğrenebilir.

ZOR SÜREÇ İŞTE ŞİMDİ BAŞLIYOR

Yurt dışına taşınıp geri döndükten sonra kovid dönemi başladı ve doktorum şehir dışında olduğu için ve biraz da çok önemsemediğim için kontrollerimi uzun bir süre atladım. Ancak 2022'nin son aylarında kalbimde daha fazla ağrı, daha çabuk yorulma, nefes nefese kalma gibi belirtiler hissetmeye başladım. Normalde de çok efor sarf edince, stres yapıp üzülünce kalbim ağrırdı ama hiç bu kadar olmamıştı. Bir gün, arkadaşlarımla yemeğe gitmiştik ve ben kalbimin ağrısından panik atak geçirip kendimi sokağa atınca artık doktoruma görünmem gerektiğini anladım. Yine de sınavlarımın bitmesini bekledim ve yaklaşık bir aylık sürede birkaç kez kalp krizi geçiriyorum sandım. İşin garibi o zamanlar çok stresliydim ve panik atak geçiriyor da olabilirdim… Normalde daha önce panik atak geçirmemiştim ama mesleğim gereği belirtilerini vs. bildiğim için bu ihtimali de düşünüyordum. Kalp ağrımın sebebinin hangisi olduğunu bir türlü anlayamıyordum ama içten içe hastalığımın ilerlediğini hissediyordum.

En sonunda Ocak sonu gibi doktoruma gidebildim ve muayene sonucunda hastalığımın %95'lere kadar ilerlediğini, ilaca başlamamız gerektiğini, 6 ayın sonunda ameliyata karar verileceğini söyledi. Ve şunu ekledi; Büyük ihtimalle ameliyat olacaksın.

Bundan sonrası benim için kabuslarla dolu günlerin başlangıcıydı. Hep diyorum, 2023 benim hayatımın en zor, en imtihanlarla dolu yılı oldu. Doktorumla görüştükten sonra 7 şubatta felaket deprem oldu ve ben gözyaşlarımı bile tutmaya çalıştım kalbime bir şey olacak diye. 65 yaş üstü kalp koruyucu ilaçları kullanmak, kalbim ağrıyacak diye ağız tadıyla üzülememek, merdiven çıkarken bile her katta nefes nefese kalıp sakinleşmeye çalışmak çok zordu. Hele benim gibi hareketli biri için…

Ankara’ya dönünce başka kardiyologlara da görünmeye karar verdim. Ama hemen olmadı bu çünkü aynı cevabı işitmekten korkuyordum. Yaklaşık üç-dört ay kadar ilaçlar beni rahatlattı, sakinleştirdi ve hayatıma bir nebze de olsa normal şekilde devam etmemi sağladı. Artık farklı doktorlardan görüş almaya hazırdım ve Gazi Üniversitesi Hastanesi’nde bir profesör’e gittim. Tetkikler sonucunda, yüzüme değil bilgisayarına bakarak ilaca devam etmem gerektiğini ama 3 ayda bir kontrole gelmemi söyledi. Gebelik düşünüp düşünmediğimi sordu ve ekledi; “Gebelik düşünüyorsan hemen karar vermen lazım. Gebe kalmadan önce balon operasyonu yapılmalı. Ama onun etkisi 6 ay, o yüzden hamileliğin çok riskli olacak. Ölme riskin var, bebeğin engelli ya da ölü doğabilir. Kalp kapakçığı ameliyatından sonra çocuk doğuramazsın, ya şimdi ya hiç. Hemen karar vermen gerek. Bir çocuğun bile olsaydı sana asla çocuk yapma derdim…” Neye uğradığımı şaşırmıştım. Hastaneden ağlayarak çıktım ve sonraki birkaç ay da bunları kabullenmeye çalışarak geçti. Ya çocuğum olmayacaktı ve kalp ameliyatı olup kendimi kurtaracaktım ya da canımı riske atıp bir an önce çocuk doğuracaktım, doktor bana bu fikri empoze etmişti. Aylarca gece panik atağı geçirerek, uykumdan çığlıklar atarak uyandım. Bu sefer ataklardan emindim.

Korku ve panik içinde geçen ayların sonunda Ağustos gibi farklı doktorlara randevular aldım. Hepsi rahatsızlığımın birkaç ay içerisinde bu kadar hızlı ilerlemesine çok şaşırdı ve artık ameliyat olma vaktimin geldiğini söyledi. Ne zaman, nerede, kime, hangi yöntemle ameliyat olacaktım, bunların hepsi karar vermesi zor sorulardı.

AMELİYAT KARARI

En iyi doktorların ortak bir kararı vardı, kalp kapakçığım biyolojik kapak ile kapalı yöntemle değişecekti. Çocuk sahibi olmayı düşünen kadın hastalara uygulanan yöntem buymuş, çünkü biyolojik kapakta kan sulandırıcı yalnızca birkaç ay kullanılıyor. Mekanik kapakta ömür boyu kullanmak gerekiyor ve bu da bebeğe toksik veren bir ilaç. Birkaç ay önce beni şoka uğratan doktorun dediği gibi gebe kalamama gibi bir durum yokmuş anlayacağınız… “Sağlam bir kalbe, yepyeni bir kapakçık takıldıktan sonra istediğin kadar çocuk sahibi ol!” dedi doktorum hatta :)

Bundan sonraki süreç güvendiğim bir cerrah, makul bir fiyat veren hastane bulmaktı. Elhamdulillah ülkemizde harika kalp cerrahları var, bana bütün seçeneklerimi güzel güzel anlattılar, ameliyatın ve sonrasının her bir adımını açıkladılar. Devlet hastanelerinde kapalı kalp ameliyatını SGK karşılıyor mu sorusunun cevabı bende hala net değil ama birkaç kötü deneyimden sonra devlette ameliyat olmamaya karar verdim. Özel hastanelerden bir tanesi en iyi kapakçıkla yapılan ameliyata 420bin tl gibi bir fiyat söyledi… Farklı araştırmalar ve değerlendirmeler sonunda TOBB ETÜ Hastanesi’nde Prof. Dr. Tayfun Aybek’e ameliyat olmaya karar verdim.

AMELİYAT VAKTİ GELDİ ÇATTI

Ameliyat günü belirlendi ve gereken tüm tahliller yapıldı. 3 ünite kan istediler, bağışçılarımızı bulduk. Yeniden onlara çok teşekkür ediyorum. Son zamanlarda kan bağışları epey azalmış, bulmakta çok zorlanıyor herkes.

Ameliyattan bir gün önce hastaneye yatışımızı yaptık. Sadece bir refakatçiye izin verilmişti ve eşim yanımdaydı. Annem, babam, kardeşim beni dışarda beklediler. Gece rahat uyuyabilmem için ilaç verdiler, yine kan aldılar. Sabahın erken saatinde ameliyat önlüğümü giydim, eşimle vedalaştım ve ameliyata girdim. Ameliyat yaklaşık 50 dk sürmüş, oldukça kısa. Ben en iyi kalite, kalbin içerisinde dikiş gerektirmeyen, sütürsüz kalp kapakçığını takmalarını istemiştim. Onun takılışı çok kısa sürüyormuş. Ameliyatım başarılı geçmiş. Gözümü açtığımda yoğun bakımdaydım. Burası beni çok korkutuyordu ama şimdi düşündüğümde beni en rahat ettiren yer orasıydı. Bebekler gibi bakıyor hemşireler orada hastalara. Hepsinden Allah razı olsun.

Ne zaman bilincim yerine geldi tam hatırlamıyorum ama göğsümün içinde bir boru, boynumda elimde damar yolları ve serumlar, sonda ve bacağımdan sarkan başka bir katater olduğunu zamanla fark ettim. Çok susamıştım ama bir süre su içmek yasakmış. İzin verildiğinde ufacık bardakla ara ara içtiğim suyun hepsini kustum. Anestezi etkisi… Yavaş yavaş kendime geliyordum, artık akşam oluyordu. Arada hemşire Hasan’a saati soruyordum. Yoğun bakımda bir gece kalıp, sabah odama geçecektim. Gece yarısı beni yürütmeye çalıştılar, yavaş yavaş yürüyebildim. Verdikleri kuvvetli ilaçların etkisiyle gecem çok ağrısız geçti. Sadece sersem hissediyordum.

Sabah kahvaltı verdiler, ekmek peynir bal ve su. Çok az yiyebildim. Midem bulanıyordu ve bu birkaç gün sürecekti. Sürekli doktorlar geldi gitti ve fizyoterapist yapmam gereken egzersizleri gösterdi. Yoğun bakımda beş hastaydık, bir kez daha yürüyebilirsek odamıza çıkaracaklardı. Yaşlımız da gencimiz de yürümeyi başardık ve tekerlekli sandalyelerle odalarımıza çıkarıldık.

HASTANE GÜNLERİ

Hastanede yoğun bakım dahil 5 gün kaldım. Odama çıktığım gün biraz sersem bir halde geçti. Sesim çok çıkmıyordu, her tarafım ödemden şişmişti, midem çok fazla yemek almıyordu. Hergüne bir kahve hakkım vardı, bu harikaydı :) Ama beni korkutan bu ameliyatı sonunda olduğum için mutluydum. Hala çok fazla ağrı kesici ve ilaç verdikleri için canım çok yanmıyordu, güzel uyuyordum. Kendi başıma yataktan kalkamıyordum, birinin desteğine ihtiyacım vardı. İlk günden itibaren yavaş yavaş yürüme egzersizleri yaptırdılar. Triflow ile saat başı nefes çalışmaları, fizyoterapistin verdiği el ayak hareketlerini yapıyordum.

İkinci gün göğsümün içinde olan boruyu (katater/diren) çıkardılar ki bu benim için ameliyattan bile zor olan noktaydı. O anı aklımdan silip atmak istiyorum. Borunun çıktığı yeri uyuşturmadan tek bir dikişle dikti doktor, canımdan can gitti. Sondayı da çıkardılar ve bunlar vücudumdan çıktıktan sonra daha rahat edebildim. Borunun çıktığı yer fazla şiştiği için sanırım 2kg’lık bir kum torbasını üzerine koymamı söyledi doktorlar. Yavaş yavaş bunu da yaptım.

Üçüncü gün duş almama izin verdiler. Sanırım duş almak büyük ameliyat olanlar için bir eşik noktası. Bedenindeki ameliyat izlerini, değişimi, yıpranmışlığı görmek insanı sarsıyor. Kapalı kalp ameliyatında göğüsten 3–4 cm’lik bir kesik açıyorlar. Düşününce çok büyük değil ama o yarayı görmek farklı. Diren çıkışlarındaki dikişler ve kasığınızda başka bir dikiş ile 4 tane iz… Kabullenmesi biraz zaman alıyor, benim açımdan öyle oldu. Duştan sonra temiz kıyafetlerini giymek, kahve içmek ne kadar şükürlük şeyler… Kanım biraz düşük olduğu için bir ünite kan verdiler o gün. Eşim eve gitti, ilk kez tek başıma kaldım. Artık yürümek, nefes almak bi nebze daha kolaydı. Egzersizlere devam ettim, ameliyat sonrası ne kadar çok egzersiz yaparsam o kadar hızlı toparlanacağımı söylediler. O akşam yine doktorum geldi ve tüm değerlerimin çok iyi çıktığını, yarın taburcu olabileceğimi söyledi.

Son gün hemşireler evde nasıl pansuman yapacağımızı anlattılar. İhtiyacımız olan malzemeleri, bilgileri, her şeyi bize öğrettiler. Hastanenin 7/24 iletişim kurabileceğiniz bir uygulaması, ölçümlerinizi yapıp hemşire ve doktorunuza iletebileceğiniz bir cihazı var. Yazılımcı bir arkadaş onu anlattı. Bir ay boyunca buradan değerlerimi takip edecekler ve bir ay sonunda kontrole gideceğim. Tüm işlemler ve hazırlıklar tamamlandıktan sonra hastaneden çıkışımızı yaptık. Kaldığım süre boyunca doktorlar bir yana hemşirelere olan saygım kat kat arttı. Bana gece gündüz, bebek gibi baktılar. Hepsi çok güleryüzlü, sabırlı, işinin ehli hemşirelerdi. Allah onlardan razı olsun.

TABURCU OLDUKTAN SONRA

Taburcu olduktan sonra, 15 gün boyunca günde bir kez dikişlere pansuman yaptım. 4–5 tane ilaç kullanmam gerekiyordu. İlk bir hafta yatağa yatmak ve geri kalkmak çok zordu, biri destek vermeden bunu yapamıyordum. Göğsümdeki kemikler kırılmış gibi acı veriyordu. Bunun nedeni ameliyatta kemiği kesip içinden girmeleriymiş, sonradan öğrendim. İlk bir ay sadece düz yatmanıza izin var, o yüzden sırtım, kuyruk sokumum, boynum çok ağrıyordu. Hemşirenin tavsiyesi ile kas gevşetici krem sürdük. Annem ve eşim bol bol sıcak havlu ile rahatlatmaya, hafif masajlarla ağrılarımı azaltmaya çalıştılar. Bir ara öksürük başladı ve göğsümün ağrısından tam olarak öksüremiyor, çıkması gereken balgamı çıkaramıyordum. Bunun için öksürük şurubu aldık, iyi geldi. İki üç güne bir duş almak çok rahatlatıyordu, ne kadar korksam ve çekinsem de bunu yapmaya devam ettim. Bir haftanın sonunda artık daha rahat ve kendimde hissetmeye başladım.

En rahatsız edici olan şey bacağımdaki kataterin hala çıkmamış olmasıydı. Vücuttaki ödem minivac’a birikiyor ve sık sık onu boşaltmam gerekiyordu. Neyse ki yaklaşık 15 günün sonunda hastaneye gidip onu çıkarttırabildim. Günlük değerlerim ve yaptırdığım tahliller iyi çıktı. Günlük yürüyüş ve nefes egzersizlerine, ilaçlara devam ettim.

Ameliyattan önce tüm doktorlar taburcu olduktan hemen sonra toparlanacağımı, eski hayatıma dönebileceğimi söyledi ama böyle bir şey yok. 15 günün sonunda ancak kendimi gerçekten kendimde hissedebildim. Zaten ilk bir ay enfeksiyon riskine karşı ziyaretçi kabul etmeniz, kalabalığa karışmanız yasak. O yüzden biraz izole şekilde yaşamak da normale dönmenizi güçleştiriyor. Ama şimdi bir ayı doldurdum ve artık eskisinden çok daha iyi hissediyorum, ameliyat yaramın hala iyileşmemesi haricinde tabi. Operasyondan önceki ağrılarım, yorgunluklarım, nefes nefese kalmalarım tamamen geçti. Birkaç kez epey uzun yürüyüşler yaptım, hiç yorulmadım :) Evim 5. kat ve asansör yok. Önceleri evime çıkarken en az 3 kez dinlenirdim, şimdi tek seferde çıkabiliyorum. Bu gerçekten inanılmaz, elhamdulillah.

İlk bir ayın sonunda gittiğim kontrolde her şey yolunda çıktı, bazı ilaçlarım kesildi, son 2 tanesini Ocak ayındaki kontrole kadar kullanıp o zaman bırakacakmışım. Doktorum istersen spor bile yapabilirsin, artık her şey serbest dediğinde derin bir oh çektim. Şimdi yaramı çok zorlamayacak şekilde tüm işlerimi kendim yapabilir hale geldim. Yara hala biraz da olsa acı veriyor, hala hiç hapşıramadım mesela :) biraz acı verici olduğu için hapşırmam geri kaçıyor. Onun dışında efor performansı olarak eskisinden daha iyiyim, psikolojik olarak da kendimi daha iyi ve iyileşmiş hissediyorum.

SON NOT

Bu ameliyatı olacaklar varsa bilsin ki karar vermek ve kendini buna hazırlamak en zoruydu, ameliyattan sonra kendinize zaman verip iyileşmeye çalışmanız gerekiyor. Buralar sabırla, kendinize süre tanıyarak, yavaş yavaş geçirmeniz gereken daha kolay yerler. Bana hemen iyileşeceksin dedikleri için operasyondan bir hafta sonra hala tam olarak toparlanamadığımı gördüğümde panik olmuştum ama siz öyle yapmayın :) Kendinize en azından bir ay verin.

Güvendiğiniz bir cerrah ve hastane bulmak çok önemli. Birkaç yere danışmadan, tüm seçeneklerinizi öğrenmeden hızlı karar vermeyin. İyiler ve kötüler her yerde, o yüzden sizi mental olarak düşürecek, korkutacak doktorlara kulak asmayın, başka uzmanlara danışın.

Bir rahatsızlığınız olmasa bile lütfen kalp sağlığınızı önemseyin ve kontrollere gidin.

Son olarak, bu yazıyı elimden geldiğince duygusallaşmadan yazmaya gayret ettim. Çünkü bu süreci yaşandı ve bitti olarak görmek istiyorum. Hastaydım ve artık iyileştim. Olayın his boyutuna kendimi kaptırırsam çıkamayacağımı biliyorum. Umarım okuyanlar için çok didaktik ve ruhsuz bir yazı olmamıştır. Umarım bu süreci yaşayan ya da yaşayacak olanlara, endişe duyanlara bir nebze de olsa umut olan, sonuç itibariyle moral veren, yalnızlık hissini unutturan bir yazı olmuştur :)

Şimdi çok sağlıklıyım ve her şey çok güzel.

Bana sağlığımı geri veren Rabbime şükürler olsun. Bana bu zorlu sürecin başından beri gözü gibi bakan, her anımda yanımda olan, gözyaşlarımı silen, bir an bile şikayetlenmeyen, üf bile demeyen, canım eşim Hakan’ı, anne ve babamı, ailemi nasip eden Rabbime binlerce kez şükürler olsun.

Ameliyattan 2 ay 10 gün sonra

Sonunda neredeyse ameliyat olduğumu unuttuğum zamanları yaşayabiliyorum :) Çünkü yaralarım iyileşti, ağrılarımın hepsi bitti. Hatta ameliyat sonrası ilk kez yurt dışı seyahatime çıktım ve dün evime döner dönmez yazıda güncelleme yapmaya karar verdim.

Seyahatte bir hafta boyunca günlük ortalama 20bin adım atmışım. Normal bacak ve ayak ağrılarımın dışında kalbime bağlı hiçbir yorgunluk ve ağrı hissetmedim :,) Yazın yaptığım seyahatte yürümek beni çok zorluyor, hemen yoruluyor, sürekli dinlenme ihtiyacı hissediyordum. Bu kez treni yakalamak için depar attığım dakikalar bile oldu! Gerçekten mucize gibi.

3. Ay

Ocak 25'te ameliyat sonrası üçüncü ay kontrolüne gittim. Doktorum değerlerime bakıp “Her şey çiçek gibi!” dedi. Büyük bir oh çektim… Çünkü kontrol öncesi yaşadığım kaygıları henüz yenemedim. Ya kötü bir şey çıkarsa kaygısı. Ama aksine her şey çok yolunda. Günlük hayatım, aktivitelerim, hareketliliğim son hız devam ediyor. Yakında yine bir seyahate çıkacağım. Yine bol bol yürümeyi planlıyorum! :)

--

--